Ereğli Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Ereğli Mutlu Sonlu Masöz

 

Ġu anda boş olan binanın karanlık koridorunda, sunum malzemeleri kollarımda rastgele sıkıştırılmış halde hızla ilerledim ve saatime baktım. Altıyı yirmi geçiyordu. Bay Ryan beni oyacaktı. Yirmi dakika geç kalmıştım. Bu sabah deneyim ettiğim kadarıyla gecikmelerden nefret ediyordu. “Geç” kelimesi Bennett Ryan Aşağılık Sözlüğünde Ereğli Mutlu Sonlu Masöz bulunmayan bir kelimeydi. Tıpkı “kalp”, “nezaket”, “şefkat”, “öğle paydosu” ve “teşekkür ederim” ifadeleri gibi. Boş koridorlarda akrobat misali uzun topuklu İtalyan ayakkabılarımla infazcıma koşar şeklinde gidiyordum.

Nefes al Chloe. Korkunun kokusunu alabilir. Konuşma odasına yaklaştığımda sakince nefes almaya ve adımlarımı yavaşlatmaya çalıştım. Kapalı kapının peşinden yumuşak bir ışık parıldıyordu. Kesinlikle içeride, beni bekliyordu. Kollarımın arasındaki belgeleri düzeltirken, dikkatlice saçımı ve kıyafetimi toparlamaya çalıştım. Derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. “İçeri gel.” Hafifçe aydınlatılmış alana girdim. On sekizinci kattaki konuşma odası kocamandı; bir duvarı yerden tavana kadar güzel bir Chicago manzarasına sahip pencerelerle doluydu.

Dışarıda gökyüzü kararmak üzereydi ve gökdelenler aydınlık pencereleriyle ufuk üzerinde yayılmışlardı. Odanın ortasında büyük ve ağır ahşaptan bir konuşma masası duruyor ve masanın başlangıcında oturan Bay Ryan bana bakıyordu. Takım elbisesinin ceketini arkasındaki sandalyeye asmış, kravatını gevşetmiş, gömleğinin buruşuk beyaz kolları dirseklerine kadar sıyrılmış ve çenesini, birleştirdiği parmaklarının ucuna yaslamış orada oturuyordu. Gözleri benimkileri delip geçiyor fakat bir şey söylemiyordu.

Ereğli Mutlu Sonlu Masöz

“Özür dilerim Bay Ryan,” dedim, hâlâ nefes nefese olduğum için sesim dalgalanarak. “Fotokopi işi…” Durdum. Bahaneler durumumu iyileştirmeyecekti. Ve ayrıca denetimüm dışında olan bir şey için beni suçlamasına izin vermeyecektim. Kıçımı öpebilirdi. Yeni keşfettiğim cesaretimle çenemi kaldırdım ve oturduğu yere doğru yaklaştım. Onunla göz göze gelmeden kâğıtlarımı düzenledim ve sunumun bir kopyasını önümüzdeki masanın üzerine koydum. “Başlamaya hazır mısınız?”

Sesli bir şekilde tepki vermedi, yürekli yanımı bakışlarıyla deliyordu. Bu kadar göz kamaştırıcı olmasa her şey çok daha rahat olacaktı. Cevap vermek yerine önündeki dosyalara bakarak devam etmem için işaret etti. Boğazımı temizledim ve sunuma başladım. Ben teklifin farklı noktalarına değinirken o, doğrudan elindeki kopyaya bakarak sessiz kaldı. Neden bu kadar sakindi? Öfke krizleriyle başa çıkabilirdim. Fakat bu esrarlı sessizlik sinir bozucuydu.