Ereğli Masaj Salonu Defne Hanım

Ereğli Masaj Salonu Defne Hanım

Fakat işe giderken bu geçmişteki tatsızlıkları Ereğli Masaj Salonu
düşünmek istemiyordu. Gene de işini seviyordu ve sevmiş olduğu şeyleri düşünerek evden çıktı.
Ihlamur kokusuyla karışık ılık bir bahar rüzgârı vardı. Kuşların sesine, insanoğlu bahara özgü
telaşı karışıyordu. İnsanın içini coşturan mis şeklinde bir bahar havasıydı. Bir taksi çevirdi, içeride
önceki müşteriden kalma ağır bir parfüm kokusu… Güneşle birlikte parfüm kokusu daha da
ağırlaşıyordu. Camı açtı, ilk on dakikadan daha sonra başlamış olan trafikle beraber duran ve devamlı fren gerçekleştiren
araç, artık pencereden esmeyen rüzgâr, güneşin yakıcılığı ve o her tarafa sinmiş parfüm kokusu
yolculuğu çekilmez hale getirmişti. Yüzünü pencereye yaklaştırdığında ise dışarıdan gelen egzoz
kokusu ve otobüslerin motor gürültülerinden rahatsız oluyordu. Alnını ön koltuğun arkasına yasladı.
Kulaklığı taktı ve bir müzik açtı, gene Rolling Stones’dan Gimme Shelter… Gözlerini kapadı, uzakları
düşündü. Yol ancak bu şekilde çekilir bir hal alıyordu. Birazcık hızlandıklarını ve dönemeç döndüğünü farkettiği süre doğrulup çevresine baktı. Yaklaşmışlardı fakat önleri hâlâ tıkalıydı. Orada inip, yolun
geri kalanını yürümeye karar verdi.
“Ben en iyisi burada ineyim, siz de trafiğe girmemiş olmuş olursunuz,” diyerek taksiden indi ve yürümeye
başladı. Fuat daha aramamıştı ve aklı yavaş yavaş ona gitmeye başlamıştı.

Ereğli Masaj Salonu

Yürümek iyi gelecekti,
hele de bu şekilde güzel bir havada. Tam da insanı tası tarağı toplayıp, uzak diyarlara taşıyacak bir hava
idi. Gitmek istedi; dün mevzu bölgelere… Güneye… Bodrum’a… Bu düşünceler ilk başta yüzüne
bir tebessüm getirdiyse de ondan sonra dondu bu tebessüm. Gidemezdi. İşi yüzünden değil, işle ilgili bile
olsa burayı bırakıp bir yere gidemezdi. Dün eski arkadaşlarıyla görüşmesi bile sanki mesele olmuştu.
Bir de öyle bir ekiple Bodrum’da ya da başka bir yerde görüşmesi başka problemler yaratabilirdi. Hem
aklı hep sevgilisinde kalırdı. Bu da hiç hoş olmazdı. Son iki senesini sevdiği adama vermişti. Hem
kendisi hem de sevgilisi alışmıştı buna. Onu bırakıp bir yere gitmesi yapamayacağı bir şeydi. Sadece onunla bir yere gidebilirdi, bunu da sevgilisi istemiyordu. Daha geçen ay bir bölgelere gitmeyi çok
istemişti. Fakat tüm ısrarlarına karşın Fuat’la bir bölgelere gidememişlerdi. Kendine nazaran kuralları
vardı Fuat’ın. Bir tek iki kere Fuat’ın işi sebebiyle yurt dışına gitmişlerdi. Haziran en sevmiş olduğum ay,
şimdi ne güzeldir her yer, diye düşünmeden edemedi. Sanki yaşadığı yer dışındaki her yer daha
güzeldir şeklinde geliyordu Mineye bir süredir.